Friday, September 26, 2008

Saklambac


Tarihteki onemli saklambac diyaloglari:

1.

ebe: bir, iki, uc, dor, be, a, y, ... on .... yirmi ....... yuz!!! onum arkam sagim solum sobe saklanmayan ebe!!! (arkasini doner) Tevhid, niye saklanmadin birader?
tevhid: dostum yillardir bu "onum arkam sagim solum sobe saklanmayan ebe" gazelini okuyor ebeler. bir delikanli da cikip ben saklanmiyorum lan o zaman allahina kadar ben ebeyim demiyor. ben bugun diyorum iste, tarihte bir ilki gerceklestiriyorum.
ebe: way anasini, harbiden tarihte bir ilki gerceklestirdin tevhidcigim. arkadaslar herkes saklandigi yerden ciksin tevhid ebe oldu.
tevhid: bir, iki, uc, dor, be ...

2.

ebe: bir, iki, uc, dor, be, a, y, ... on .... yirmi ....... yuz!!! onum arkam sagim solum sobe saklanmayan ebe!!!
mucahit: (ebe arkasini doner donmez) sobe!!!
ebe: lan muco naapiosun yahu diregin ustunde.
mucahit: dostum sen onum arkam sagim solum dedin ustum demedin ben de gizlice senin saydigin direge tirmadim. delikanli adam rakibinin kurdugu her cumleyi ayrintiyla inceleyip bir gedik arar birader.
ebe: helal sana.

3.
ebe: bir, iki, uc, dor, be, a, y, ... on .... yirmi ....... yuz!!! onum arkam sagim solum sobe saklanmayan ebe!!!
vahdet: saldir cetingoz!!!
cetingoz: grrrr, hav hav hav...
ebe: vahdet manyak misin yahu cek su kopegi ustumden. anneeee!!!
vahdet: hehehe millet herkes ciksin ebe kacti herkes rahatca sobeleyebilir simdi.

4.
ebe: bir, iki, uc, dor, be, a, y, ... on .... yirmi ....... yuz!!! onum arkam sagim solum sobe saklanmayan ebe!!!
gürdal: abi iki kisi su agacin arkasinda, biri apartman kapisinin orda, biri de bakkalin onundeki arabanin arkasinda.
ebe: sen kimsin lan?
gurdal: ben gurdal, seffaf biriyim ben, sakli gizli olaylardan nefret ederim, hayat felsefem budur.
ebe: cok guzel.


belki devam edebilir...

The Second Coming

Yillar once bir humanities dersinde tanistigim Yeats isimli Irlandali sairin "The Second Coming" adini verdigi dizeleri dun tekrar karsima cikti. Nerede mi? Heroes Season III Episode I. Bir siiri her yone cekebilirsiniz, guzelligi buradadir zaten. Ve bu siir uzerine yazilmis bircok yorum bulunmakla beraber, konunun metafizik tarafina yogunlasip bu sekilde yazmistim yillar onceki odevi.

Siirin dogrusu veya yanlisi, gercegi veya yalani yoktur. Ondan ne anladigindir. Hicbirsey anlamadiysan hicbirseydir o siir, birsey olmak iddiasinda da degildir gerci. Istedigini yazar sair, yazardan daha ozgurdur bu yuzden, yazardan ozgur yazar. Siirin birinde Istanbul'u dinletir sana, digerinde susturmaya calisir. Birinde asklarini siralar, digerinde pismanliklarini. Birinde kacarken olumden, digerinde en on safindadir savas hattinin. Ve biri korkan bu en on saftan, digeri dizeleri okurken icinden feryat etmek gelir kolaysa vurun beni diye. Ortaokul'da Turkce sinavlarinda sorulan 'Bu siirin konusu nedir?', 'Yazarin vermek istedigi mesaj nedir?' gibi sorulara basmakalip cevaplar verecek kadar cocuktuk onceden, ki ogretmenler de ezberlenmis bir basmakalibi mi istiyorlar yoksa gercekte o cocugun siirden ne anladigini mi soruyorlar bu da tartisilir. Yazik ki basmakaliptir cogu sozde dogru cevaplar, ve iki kere ikinin dort etmesi kadar kesindir sozde hukumlerce, ve yine yaziktir ki mecbursundur buna uymaya cocuk aklinla. Neyse, iste o siir:
Turning and turning in the widening gyre
The falcon cannot hear the falconer;
Things fall apart; the center cannot hold;
Mere anarchy is loosed upon the world,
The blood-dimmed tide is loosed, and everywhere
The ceremony of innocence is drowned;
The best lack all conviction, while the worst
Are full of passionate intensity.
Surely some revelation is at hand;
Surely the Second Coming is at hand.
The Second Coming! Hardly are those words out
When a vast image out of Spiritus Mundi
Troubles my sight: somewhere in sands of the desert
A shape with lion body and the head of a man,
A gaze blank and pitiless as the sun,
Is moving its slow thighs, while all about it
Reel shadows of the indignant desert birds.
The darkness drops again; but now I know
That twenty centuries of stony sleep
Were vexed to nightmare by a rocking cradle,
And what rough beast, its hour come round at last,
Slouches towards Bethlehem to be born?

Friday, September 19, 2008

Farkindalik Salatasi

Terkedilmis satirlardan soluksun, aylar sonra ugramamin nedeni uzerine tuz dokup yakmak. Sorun su ki bunu yapmasi yazmasi kadar kolay degil. Vefa borcu odeyecek degilim, kusura bakma. En iyisi ben yine en iyi bildigim seyi yapip kelimelere dalayim affedilmek umuduyla. Aslinda sona cok yakinsin. Ama... sona yaklasincaya kadar sana saklaninca degerini kaybedecek hem hayat, hem de korktugun olumun. Erteleme bu nedenle, ertelemenin bahaneye kalansiz bolumunden birsey gecmez eline. Sacma yada zirva, ne dersen de zivanadan cikmis bu satirlara. Sanal belki ama, murekkep bile kalemin ucundan akmaya cesaretsiz kalir sarsak cumleler arasinda. Anlam yuklemeye calisma hicbirine ve hickimseye. Asi de derler, isyankar da, yorgun da.

Bir adam anlaticam simdi sana; koseyi donunce firinin kenarindan belli belirsiz dal gibi golge gibi duvar dibinde bir adam. Kifayetsiz bir kiyafet, avuc icine saklanmis cigara, gozleri topraktan kara. Tanimi bogazimda dugumlenen farkindasiz yuzunde yillarin ektigi huzun. Elleri ayaklari ciplak tutsak, bedenini sarmis buhran viran. Etrafindaki hava... evet havadaki O2'leri hepsinin yaninda bir C, nefes almasi imkansiz, alsa da ziyan. Ruhu olanak dahilindeki tek ozgurlugu.

Cani sikilinca kagida paralelkenarlar cizen bu adamin artik parallelkenarlarinin hepsi birer yamuk. Acilar koselere sacilmis birbirinden habersiz olsa bile toplamlari hala 360 diyebilecek kadar polyanaci bu adam. Ve diger herkes, aklin alabilecegi herkes, ne kadar anlamsizsiniz sacmadan dokme kaliplarinizla... Hersey kaliplara uygunsa rahatsiniz ve mutlusunuz ancak. Kaliplarin icinde guzelsiniz ve dogrusunuz herkesce. Sabah kalkip ise gidip calisip aksam eve gelip yemek yedikten sonra esinizle muhabbet edip yatarsiniz ve sabah tekrar kalkarsiniz gunluk dongude kendinden emin rahat vicdaninizla. Peki neden? Cevap herkes degil, asil cevap sensin ama farkinda degilsin. Git masayi donat, ortaya da benden bir farkindalik salatasi.