Wednesday, April 25, 2007

Panthera Pardus Tulliana


yil 2002, bir yaz gunu cesme'de pasalimani'nda keyif yapmam gerekirken ankara'da okuldayim. birseyler ters gidiyor. bir degisiklik yapmak lazim. hicbirsey eskisi gibi degil. yasam dedigin nedir ki zaten? erdener abi aslinda freud'un alter-ego'sunu mu temsil ediyor? dun gece de her gece oldugu gibi hic tanimadigim birini gordum ama niye usulca yanina sokulup merhaba demedim gibisinden sorularla bunalim takilirken birden o alti CD'yi getirdi fik. bi anda taslar yerine oturmaya basladi; alti CD, büdü, köprü alti cam cam, ve daha sonra anlam kazanacak olan 6 kasim 2002. hayata anlam veren alti CD'lik bir Linux distribution, SUSE, yani "Software-und System-Entwicklung". anlamaya baslamistim. dedem, onun "aldin mi alman arabasi alacaksin, alman teknolojisi bu" sozu, onun 302'ye gore rampada cekisi daha iyi olan 352 mercedes otobusu ve ridvan'in "calistigim en iyi teknik direktor holger osieck'ti" aciklamasi. yapilmasi gereken belliydi, coktan yazilmisti onune gecmenin manasi yoktu, artik suruden ayrilmanin vakti gelmisti, bilgisayara format atilacak ve SUSE kurulacakti. ve oyle de oldu, uzun bir kurulumun ardindan nihayet nirvanaya ulasmistim, bir Linux kullanicisiydim. artik sacma sapan sorularla kafami mesgul etmeme gerek yoktu. ilk bir saat hayatimin en zevkli dakikalariydi, wallpaper'imi icon'larimi degistirdim, folder'larda gezindim. gurulu ve onurlu bir linux kullanicisiydim artik. icim rahatti, yillar sonra ilk kez kendimi huzurlu hisssetigimi farkettim. ertesi gun bilgisayara format atip tekrar windows'u kurdum...

daha sonralari isi geregi profesyonel bir fedora kullancisi olan yazarin Linux ile tanismasinin melodramik hikayesi bu. tanismada eksik olan neydi? kurulum sorunsuzdu, hersey mukemmeldi de neden bu mutlu anlar sadece bir gun surmustu? nedeni basit, Linux ile ugrasmak gerekti, kasmak gerekti, Linux kullanmak bir bebegi buyutmek gibiydi ve kullanicinin bu konuya ayiracak ne vakti vardi, ne de bu konuda herhangi bir bilgisi. sorunun cozumu icin bu gunlere gelindi. pardus!!! daha guzel bir ifadeyle anadolu parsi. yeryuzundeki tum parslar arasinda delikanli tavirlariyla dikkat ceken, nicedir dunyevi islerden elini ayagini cekmis, turune az rastlanir karizmatik hayvangil. tubitak tarafindan gelistirilen (outsource ???) ilk turkce Linux distribution'in adi oldu pardus. hos geldi sefa geldi. ve gercekten guzel hazirlanmis, ubuntu (I am because we are) kivaminda kolay kullanim amaclanmis. tavsiye edilir.

Monday, April 23, 2007

23 Nisan

en cok sevdigim bayram, eskiden benimdin, keske oyle kalsaydin. maalesef aramiza giren yine zaman, isikla yarisan yillar. ilkleri meydanlarda bagira cagira siir okuyan bu cocuga once delikanli kiligi giydirdi zaman, sonra da adam. olsun varsin, kac cocuk gurur duydu seninle, ve sen kacinin bayrami oldun, kacini yetistirdin, ve sonra veda ederken bir nesle gozyaslarini tutamadin, yeni gelen afacanlarla avundun.

bir kartin var, sadece sende var, "white enchantment", kucuk bir cocuga kendini dunyadaki en ozel insan oldugunu hissettirir. kitaplardan okuyup ogrenilmez, ogretmen anlatmaya calisir ama nafile, sadece gunu hissedersin ve bilirsin. ozel oldugunu bilirsin, ve bununla gurur duyarsin. yillar gectikce ozelligini kaybetmeye basladigini da hissedersin. baska bayramlarla avutmaya calisirlar, 19 Mayis derler, 30 Agustos derler. senin yerini tutmaz, belki baska bi guzeller ama cocuk kalbinin yasadigi heyecani vermezler.

bilirsin sirf senin yuzunden adimin egemen olmasini isterdim cocukken. hani senin sayende okulun en guzel kiziyla musamerede lambada yapmistim hatirliyo musun? hayatinin bi noktasindan sonra, herseyin oyun oldugu yillardan sonra anlami birdenbire degisen bu dansi bi daha da yapmadim zaten, eskisi gibi hatirlamak istedigimden.

stadyuma gidemeyecek kadar uykusuzum, miskin ve heyecanini yitirmis biriyim. affet beni.

Monday, April 16, 2007

Megatron


ve karsinizda megatron 2007 !!! transformers 2007 versiyonundan. nasi? begendiniz mi? acikcasi ben begenmedim, megatron'u megatron yapan ozelliklerin hicbirine sahip degil bu resimdeki metal yigini. megatron da kim yahu diyenler icin kisa bir hafiza tazeleme; autobots, enemy, decepticons, optimus prime, BFG (big fuckin' gun, I mean it). peki nedir bu megatron'un ozellikleri ve neden bu metal yigini megatron olamaz? bikere diger decepticon'lar gayet kasli bir govdeye sahipken, megatron'un vucudunun 3/4'u bacaktan olusmustur. bu turden diger canlilara ornek olarak yazar alirizaabi ve yazar bed verilebilir. megatron ayaktayken boyle heybetli gibi durur, otururken hic poz vermez. bi de megatron tarihin gordugu en buyuk dorduncu loser'dir (nihai liste su sekildedir: 1. allen iverson, 2. daffy duck, 3. kosanefe, 4. megatron, 5. persil adam, 6. peter solberg 7. ...). yahu elemanin kankasi soundwave denen bir gerizekali kacinci milenyumda hala gobeginden vhs kaset cikarip autobot'larin dinlediklerini falan kaydetmeye calisirdi. megatron da bunun lafini dinlerdi. ulan okuz sen hangi cagda yasiosun cd bile demode oldu artik, en azindan HD-DVD veya Blue-Ray falan takilman lazim. simdi burda resmedilen yaratigin cok da loser bir tipi yok gibi. yanlissam soyleyin.

Thursday, April 12, 2007

Ophiuchus


biri dedi de moralim bozuldu ilk basta, "yillardin bildigin yanlis" dedi. "yahu emin misin araligin yedisi" dedim, "eminim" dedi. "bak" dedi, "kasim 30- aralik 17. ophiuchus'sun sen. serpent bearer. aha bak resmi de bu, kepler cizmis ondan daha mi iyi bilicen".

yahu benim burcum yay, yilanlan ciyanlan isim olmaz. ama bi gun onuc ondort gibiydim bisiklete biniodum cali cimende. bi baktim yanimda bir yilan eslik eder bana. niye hic korkmadim kirmizi yilandan? killandim bak simdi. ophiuchus ha, sevdim bunu ha.

okudum ogrendim biraz, aslinda 12 degil, 13 tane zodiac constellation point varmis, ama ilk bastan 13. gorulemedigi icin 12 ile baslanmis, bir yil 12 burc arasinda esit bolunmus. 13. kesfedildiginde ati alan uskudar'i gecmis. 13'e yer kalmadigi icin yilan dolu bir cukura atilmis ugursuz herif.

serefsizim ilk bastan biliniodu 13 point, ama simdi nasil olur hem ugursuz bu, hem de bir yilda var 12 ay. aylar burclar tutarli olsun, herkes mutlu olsun istediler, bizi de zoraki yay yaptilar. Larry Bird, Ayako Fujitani, John Terry, Dominic Howard ve digerleri... acimadilar bize.

60 + 62

Bir insan neden bile bile lades olur. Neden bir problemi identify ettiyse ve cozumu de apacik ortadaysa o cozumu uygulayip problemi gidermeme yolunu secer. Nasil bir sacmaliktir simdi bu. Motivasyonu sifira cektikten sonra bu hizla ne kadar yol alinabilir. Eger yol = Hiz x Zaman
sa ve hizi sifira almissak oldugumuz yerde saymiyormuyuzdur. Neden peki bir insan oldugu yerde saymaktan rahatsiz oldugu halde ileri gitme basamagina karsi bezginlikle yaklasmaktadir.

Hayatin daha onceki basamaklarinda zamanin karsi konulamaz akisindan dolayi bulundugu konumlardan ilerlemek kacinilmaz olmussa, her boku zamana birakarak rolantiye alma bezginligine alismak akil karimidir. Gecenin bu saatinde neden IP odevine cokulmez de boyle sacma sorgular blog a aktarilir. Blog un asil amaci bu mudur? Uzay/Zaman dokusunda bir bukulmeye sebep olabilir mi bu blog. Kendine ragmen bir seyi basarmak mumkun mudur? Bu kadar sacma ve discontinuous bi yaziyi kim okur?

Wednesday, April 11, 2007

62-logic nostalgic paradox'lar


ya yagar yag yagmaz, gunduzu bilmem ama gece yagarsa 62 cikar dolasir. bazen mac yapilir, zaten yapilirsa satirlarin yazari camura yatar, digerleri de yanina. tipsiz bir dottasi kendini yildiz, ossurugunu kuyruk sanir, icyuzunu 62 bilir. goge bakarken soguktan nefesin donar, votkadan basin doner, korkarsin, duadan once aklina gelen kepler yasalarini tekrar edip durursun, hatirlarsan mutlusun. uzakta biryerde safak soker. 62 3,5 yasindadir, kacinilmaz olumune 1,5 yil kalmistir.


"save the cheerleader, save the world"

Tuesday, April 10, 2007

Tula, Moscow


Uzun soluklu bir moskova ziyaretinin ardindan durum raporu zamani. Aslinda yazinin tek konusu Tula ya yaptigimiz kulturel gezi.

Tula Moskovadan 2 saat kadar cekiyor, Setra otobusler Varan konforu vermese de Rusya icin dikkat cekici. Ilk ihtiyac molasinda uyanan rus ahali erzaklari bosaltip kahvaltiya girisiyor, yan koltukta sabah kahvaltisinda kanyak icen ama bize ikram etmeyen gorgusuz rus delikanlilarini favorim, adamlar kanyakla kahvalti yapiyor abijim, o derece yani.

Peki, neden Tula? Adnan, sırf senin için, atalarının topraklarına yaptım bu seyehati. Orta yaşlı rus tur guide in söylediklerinin çok azını anlasam da olsam da yine de çok şey öğrendim.

Osmanli atalarimiz, tatar gardaşlarimizla Tula kapılarına kadar dayanır ancak dönemin teknolojisi Tula nın sikindirik surlarını aşmalarına elvermez. (Gerekli gereksiz bilgi: Bizim surici dedigimiz, eski devirden kalma surlarla cevrili alana Kremlin deniyormus, Kremlin bitanedir, o da Moskovadadir diye gaza gelmemek lazim, Tula da bile Kremlin var anlicaaniz...) Neysem, Tula'nin siksen 10 metre olmayan surlari geçit vermez, bizimkiler geri döner kös kös... Adnan koçum bence senin atalarin iste bu gruptandir, benim teorim budur...

Tula'da dedinmi akla 3 şey gelirmiş, lezzeti 7 cihanda bilinen Tula kekleri, semaverleri ve silah müzesi. Kekler bildiiniz kek, ağac kaliplara hamuru yapistirion, firinlion, oluyor sana kek, sonra yiyon. Ama bunlar sekilli kekleri yememis saklamislar, stalin doneminden kalma kek vardi valla, bayatlamistir diyerekten bakmakla yetindim..:)

Bu yazi gereksiz uzuyor, neysem, adamlar zamaninda Tula da deli gibi semaver yaparmis, tum dunyaya da satiyorlarmis, semaver deyince tum dunyada akla Tula gelirmis vs. Muze de gordum ben de, hakketten yapmis adamlar. Ruscam zaten kit, guide da sarisin tas gibi hatun olunca, semaverler hakkinda baska bi bilgi edinemedim, bi saat anliomus gibi kizi suzdum durdum, baska bisi yapmadim:)

Bi de silah muzesi var, adamalar ne bulduysa doldurmus, eski kilic kalkandan, keleşe kadar herbisey vardi. Ama gel gor ki binanin krokisi biraz garip, bence o binayi bi Turk tasarlamis, resmi ahanda koydum yukari, karari size birakiyorum.

Iste boyle bir gun daha bitti, gunun sonuna dogru hava bozdu, kar yagdi, kic dondurucu bir soguk yapti tula, kendimizi otobuse zor attik. Yilin ilk karini nisanda Tula da gormus olmanin garip mutlulugu ile bir geziyi daha bitiriyoruz...

Fik.

23


amman diyim her boku 23 olan bu yaziyi ne zaman yazdin sen? don en basa...
10.4.2007 (4+10+2+0+0+7=23) amman demisken nerenin baskenti amman?urdun, urdun ne ingilizcede? jordan...anladin sen hepsini

Yer Demir Gok Bakir

gundemden...

mclaren malezya'da double yapti. birinci olan alonso'nun hiz ortalamasi 201.893 kph (2+0+1+8+9+3=23). yarisi 1 saat 32 dakika 14.930 saniyede tamamladi. (1+3+2+1+4+9+3+0=23).

ayni gün nets'den vince carter ve jason kidd ayni macta triple-double (iki basamakli uc deger, 23) yapti. kidd'in kariyerinde 86. ve carter 9. triple double'i (8+6+9 = 23).

izmir'e ziyarete gelen 23 yasindaki tek yazar pazar gecesi bozuk bir ayran yuzunden zehirlendi. ayranin son kullanma tarihi 23.03.2007.

ve bildiginiz uzere boluspor korfez savasi sirasinda deplasman maclarinin hepsine cubuklu formayla cikip kazanmisti. su an yukselme grubu istatistikleri:

Oynadigi mac: 12
Galibiyet: 8
Beraberlik: 4
Malubiyet: 0
Attigi: 20
Yedigi: 5
Averaji: 15
Puani: 28

12+8+4+0+20+5+15+28= 92. Bolu 4 harften olusuyor, 92/4 = 23.

dun irak'a nato verdik, sizce bu tarihimizde irak'a verdigimiz kacinci natoydu?

Monday, April 9, 2007

kukuletali uzay mekiii

Ehlen Millet,

Bu blog olayina da bir doldurusa gelip girmis bulunuyoruz fiilen. Sonumuz hayrolsun valla. Bu arada simdik boylen simsiyah ekranda alelade yazilari alt alta gorunce idrak ettigim mesele su oldu. Ben ne skime gaza gelip his dudeness'in blog acmasi taraftari oldum acep, hayatim da ilk defa bloga girmeye ve okumaya bu gun talip oldum. Suru psikolojisinden etkilenmis olsam gerek. Isin ilginci zaten tavsan grubunun yarisindan fazlasinin da alakasi yokmus bu skimden, insallah bi renk getiriri gruba ne diyem. Dude, senin manifesto 10 numara olmus gerekli deklerasyonlari cakmakla iyi etmisin.

bogazlar sorunu

ilk postumu ayidan yuzmek isterdim ama nedense bogazdan yuzmeyi daha uygun buldu halet-i ruhiyem. sorularim var cevap bekleyen:
1- benim bogazim nisan nisan niye agriyor? dun yedigim baligin yaninda alinan bol buzlu raki caiz degil miydi acep?

2- bogazim agriyor deyince insanlar niye beni bogazlarin mi agriyor diye duzeltiyor?

3- acaba bademcik sayisi 2 oldugundan mi?

4- eger sebep cift olmalariysa bademciklerin o zaman iki yakadan olusan istanbul bogazina da bogazlar demek gerek midir?

5- acaba tarihte bogazlar sorunu diye bahsi gecen terimi ilk soyleyen yanlis mi soyledi? sadece istanbul bogazi ya da canankkale bogazindan bahsetmis olmasin?

6- hem bu bogaz(lar) niye hep sorun cikariyor?

bademciklerini inatla aldirmamis biri olarak verelim gitsinci politikanin karsisindayim. yasasin raki balik, yasasin travesti sesim.

edit: ismi sesim olan simeyl arkadaslara cevap hakki dogmamasi acisindan editleyelim son cumlemi:

"yasasin raki balik, yasasin detone sesim"

62 Manifestosu

yesili tuttum ilk soz benim. bu bir manifestodur. bu sayfada yazilan hicbirsey hickimseyi baglamaz, hele yazanlari hic baglamaz. o yuzden "ben burada yazani uyguladim hadim oldum, ben senin dedigini yaptim iki yakam bi araya gelmedi bi daha, ben bunlari harfi harfine uyguladim daha sonra bana cin musallat oldu pesimi birakmio" gibisinden serzenislerle gelmeyin. gecin bunlari. sayfadaki satirlarin ve yazarlarin hicbir misyonu yoktur. yazarlarin birbirine bagliligi son derece yuksektir. araya nifak sokmaya kalkisan toptur.

bi probleminiz varsa avukatimla gorusun (keanu reeves)...