
dusun bakalim... hayatinin hicbir anlaminin olmadigi dusun. kimsenin seni dusunmedigini, kimsenin arayip sormadigini dusun. boslukta oldugunu, ve yapacak hicbirseyin olmadigini dusun. belki o zaman anlarsin beni. ilkleri "dogada her maddenin bir varolma nedeni, bir amaci vardir, dengede bir yeri vardir" diye kandirirdik kendimizi. acik soyluyorum, nerdeyse 700 yasima yaklasiyorum, benim bu dunyaya ne kattigimi anlamis degilim. hicbir halta yaramam ki ben. sabahtan aksama kadar yatarim eblek eblek. 700 yildir kurmadigim fantezi kalmadi, ama hicbirini icra edemedikten sonra neye yarar ki. ki bu boyle bir 700 yil daha gidecek. ve sonra bir 700 yil daha. olumsuz olmak kadar berbat birsey yok dostlar. gecen gun duydum, uzayda da tas varmis bizim gibi. dogrudur, ben hep inaniyordum zaten. "uzayda da kesin tas vardir, yalniz degiliz" diyordum. keske bir firsat gecse de elimize biz de gidip gorebilsek.
gecenlerde, bundan 10 yil onceydi galiba, cihangirde yine bir kaldirim dibindeyim. sokakta yuruyen hafifmesrep bir insan kolyesini dusurdu, kolye dagilinca da toplamakla ugrasmayip ardina bakmadan devam etti yoluna. o an gordum iste onu yere dusen taslar arasinda. fosforu bol ufak tefek bir hatun. serefsizim tas gibiydi. uzerinde bir cizik bile yoktu. o zamana kadar gordugum en guzel seydi. aramizda iki insan adimi mesafe var. ama benim ustum toz toprak, malum cihangir sokaklari da bal dok yala degil yani. orda 34 gun boyunca baktik birbirimize, hep bir insan evladinin gelip de tekme atip beni onun yanina yollamasini bekledim. 34 gun sonunda beyinsiz bir sokak iti bizim hatunu muhtemelen cekirge zannedip yalamadan yuttu. ve kimbilir nerde cikardi daha sonra. ne demisler, it urur kervan yurur.